yaşamak önceden akıp giderdi, artık her gün arkasından ittiriyorum

 selam sevgili okur, yılda yalnızca iki defa uğradığım veya onu bile yapamadığım bu hesaptayım. hesabın varlığını son yayına gelen yorumlardan dolayı hatırlayıp gelmiş bulundum. eh uzun bir aradan sonra yayındayızzz, yine ve yeniden

klasiktir ki arada varlığımı belli ettiğim bu hesapta mütemadiyen acı çekmekteyim. bunun üzerine önceki yayınıma gelen anon yorumda sürekli depresifliğim hakkında yayın attığım dile getirilmiş. haklı bir yorum ama burası biraz da benim için ağlama köşem ve somut bir şekilde duygularımı görebilmemi sağlayan kendime ait alanım, dijital günlüğüm veya yalnızca kendi kendime konuştuğum ‘o’ yer.

eh o zaman minik bir durum güncellemesi ve ağlama seansına başlayabiliriz, değil mi? 

hayatımın belki de en kaotik iki ayını geçirdikten sonra işe gitmek harici evden çıkmamalı bir sürece girdim. gariptir ki iyi de geldi diyebiliriz. 

son iki ayda yaşadığım olayların nasıl anlatabilirim, inanın bilmiyorum. yakın çevremdekilerin dahi nasıl yola devam ettiğimi sorguladığı bir süreçti. betimlemek gerekirse 'daha kötü ne olabilir ki' dememe dahi gerek duymadığım kadar kötüydü. atlattım mı bilinmez ama bende bıraktıkları etkileri uzun bir süre atlatamayacak gibiyim. 

etrafımda merkezi ben olan pek çok olay meydana gelirken yalnızca durmak geliyordu içimden, bir dondur tuşuna basmak ve hiçbir şey yapmamak. hatta yalnızca uyumak. dinlenebilmek. ama çok uzun bir süre uyuyamadım, hala uyuyamıyorum. uyku hapları ve antidepresanlar..

hepimizin illaki kötü olaylar neticesinde ne zaman gözünü kapatsa o anı tekrar yaşadığı bir süreç olmuştur.  ne zaman gözlerimi kapatsam, bu hayatta belki de en güvendiğim insanla yaşanan o olay ve karakolun önünde birbirimizi son kez gördüğümüz o an'a geri dönüyorum. bu denli güvendiğiniz birinin asla istememenize rağmen tamamen gidişi ve onu artık isteseniz de affedemeyecek olmanın ağırlığını nasıl tarif edebilirim bilmiyorum. ya da saatlerce karakolun önündeki kalabalığa -hepsi de size bir zamanlar değer verdiğini düşündüğünüz insanlardan oluşan- kendinizi açıklayamamanın ve güçlü durabilmek için ağlamamaya çalışmanın ağırlığını. sanırım o gün saatlerce karakolun önünde kendimi açıklamaya çalışırken içimde kalan son insani yanımı da orada bıraktım,, hayat çok acımasız değil mi

bu ilk olay akabinde yaşanan olaylar sirkülasyonu beni gariptir ki, kendimin dahi tanıyamadığı birine dönüştürmeye başladı. hayatından pek de insan çıkaramayan ben, hayatım saydığım bir çok insanı veda dahi etmeden hayatımdan çıkardım. uzun bir süredir hayatımdan insan elemem gerektiğinin farkındayken bu olaylar neticesinde bunu da başarabildim. aslında benim yaptığım bir şey olmadı, yalnızca geri çekildim. ve insanlar kendileri elendi. iyi hissettirdiğini asla söyleyemem ama sırtımı koşulsuz yaslayabileceğim insanların dahi nasıl elenebileceği farkındalığı belki de bu hayata dair kesin olan bir gerçekliği yeniden hatırlamama sebep oldu, yalnızlık. 

gerçekten kim ne derse desin yalnızız arkadaşlar. sanırım bu farkındalık beni biraz bencil birine evriltmeye başladı. sanırım hepimiz biraz da bencil olmak zorundayız, günün sonunda kendimizi affedebilelim diye. ben yeniden büyüyorum arkadaşlar. 

yaşanan her şeyin sonucunda her zamanki kaçış yöntemim olarak daha çok çalışıyorum. benim yoğunluğuma alışık olan insanların dahi benimle dinlenmem gerektiği üzerine konuşmalar yapmaya başladıkları kadar hem de. benim için inanılmaz endişelenen bu kitleye diğer türlü devam edemeyeceğimi nasıl anlatabilirim, anlatsam da ne ölçüde anlayabilirler inanın bilmiyorum. yaşamak önceden akıp giderken artık arkasından ittiriyorum. 

genelde problemlerini anlata anlata atlatıp normalleştirebilirken kimse yokken dahi kendi kendine saatlerce konuşabilecek biriyken konuşmak dahi gelmiyor içimden.

bu süreçte yanımda duran ve hala her koşulda yanımda olup bana, hayatıma katlanan tüm dostlarımı kucaklıyorum. hayat yollarımızı ayırana dek umarım hep var olursunuz. 

son zamanlarda yaşanan ve beni gerçekten de inanılmaz iyi etkileyen bir buluşma yaşadım. zamanın birinde burada en yakınım dediğim ve hayadımın anlamı diye nitelendirdiğim o kişiyle görüşmediğimizi ama onu ne kadar özlediğimi anlatmıştım sizlere. o kişiyle son diyarbakıra gidişimde görüşüp aralıksız saatlerce sohbet edebilme şansımız oldu, yıllar sonra. arada yaşanan olaylar ve birbirimize karşı duyduğumuz kırgınlığımız asla konuşulmadan aralıksız saatlerce geçmişi yad edip hayat güncellemesi yaptık birbirimize karşı. bunun bana ne denli iyi geldiği hakkında herhangi bir fikri olmasa dahi yola devam edebilmemi sağlayan bir sohbetti. geçmişten gelen insanlar,,,, kendileriyle getirdikleri anılar ve insanlara yeniden güvenebilme arzusu,, 

yayın gene ucu bucağı belirsiz bir hal almaya başlamışken ve ben de bu denli tetiklenmeye başlamışken burda sonlandırmam daha sağlıklı olacak sanırım, en azından benim için. bu aralar daha iyiyim, yalnızca hevessizlik durumunu çözmeye çabalıyorum. ve tabii ki sabah uyanmak bile ağır gelirken mezun olabilmeye çalışıyorum, bu konu hakkında da uzun uzun konuşup gevezelik etmeye gelirim muhakkak. tabii bir daha ne zaman gelirim bilinmez,,

* her şeye rağmen kendi omuzlarını pıtpıtlamak zorunda kalan, hayatı arkasından ittiren herkes ve tabii ki kendim için hatırlatmadır; bir gün güneş bizim için de doğacak,