durum güncellemesi ve bunları konuşmamız lazım

uzzzun hatta upuuuzzzun bir depresyon sürecini atlatmaya çabalamakla meşgul iken yayın atamadım.
eh, atlatabildim mi? n'olur bu konuda soru yöneltmeyin..

depresyon sürecinden çıkabilmek ve günün sonunda yalnız hissetmeyip annemin dizine uzanabileyim diye bir süre ailemin yanına gitmiş ve bir nebze de olsa toparlanıp dönmüştüm hayatıma. tabii toparlama süreci pek de iyi gitmedi ve geçmişimle , "o"nunla, olmak istediğim kişiyle hiç istemediğim halde yüzleşmem gereken bir sürece girdim. hala bu süreci olabildiğine iyi atlatabilmeye çabalamakla meşgulüm. 

ailemin yanından döndükten sonra yaşanan her şeyden uzaklaşabilmek, düşünmemek ve gece kafamı yastığa koyduğumda uyuyabilmek adına çok yordum kendimi -hala çok yoruyorum-. saatlerce çalıştım, hiç düşünmemek için üzülmemek ve özlemimi daha az hissedebilmek için acımdan durmadan kaçtım. çalıştım, daha çok çalıştım, aynı anda birden fazla işte çalıştım. ben bu süreçte acıdan hiç kaçmadığım kadar hızlı kaçtım, koştum.

durursam, yavaşlarsam ve düşünürsem acının beni çepeçevre saracağına inandım. ne kadar hızlı koşarsam koşayım, en ufak bir anda en ufak bi şeye saatlerce ağladım. yemek yediğim o bir iki dakikalık süreçte veya durakta tramvay beklerkenki süre diliminde acı bana yetişti. ne yaparsam yapayım ondan hızlı  koşamıyormuşum, bu farkındalık saatlerce ağlattı beni.

ben hiç ağlamadığım kadar ağladım. parkta, bir bankta, sokak ortasında, kaldırımda, evde, işte, tramvayda... nefes alamıyordum. 

bunu kendime itiraf etmem çok sancılı oldu ama durduğumda "o"nu çok özlüyorum. bu özlemimi adeta hissetmiş gibi yanıma geldi, öptü, sarıldı ama tekrar günün sonunda beni kimsesizliğimle teslim aldığı enkazı daha büyük bir enkaz halinde bırakıp gitti. 

kendimi "acaba o, kafamda yarattığım bir düşünce miydi?" diye sormaktan alıkoyamıyorum. ama hayır, tüm gerçekliği ve canlılığıyla yanımdaydı. bana sarılıyordu, beni koruyor acıdan uzak tutuyordu. nasıl oldu da bu hale gelebildi bir şeyler inanın bilmiyorum. ama hayat bu, 

çok kırgınım. ona, arkadaşlarıma, aileme, kendime ama en çok da bana mutluluğu ve huzuru çok gören bu hayatıma çok kırgınım. 
 
bu yayından da anlaşıldığıı üzere ben hiç olmadığım  kadar dağılmış durumdayım. son zamanlardaki kaçış yöntemim çok çok çalışmak olduğu için bu  yayını bile dilekçe ve dosyalarla boğuşurken ofiste yazıyorum. teşekkürler hayatım bana her şeyi bu  denli çok gördüğün için..