biz böyleyiz, 7 nesildir duvardaki çatlaklardan hayalet bekleriz. baktım hayaletin geleceği yok, tuttum genişlettim çatlağı.
düşler vadisinde uyandım. burada olmayı seçtim. oysa bu vadi bana yalnızlıktan başka bir şey vaad etmedi.
biliyorum, bütün insanlar yalnızdır. ve biliyorum, bütün insanlar kendi içinde kalabalıktır.
babam söylemişti (ya da ben onun söylemesini isterdim) "güzel kızım, iç seslerinin resmini yapanlara vaad edilen kendi içinde kaybolmaktır. kaybolma". diye.
bu vadide yalana yer yok, babamın bana söylemesini istediğim şeyleri kelimeleri de değiştirerek söylüyorum. nasıl olsa bu vadide değil ve beni düzeltmek için buralara uzanmaz kolları.
bir şey anlatmaya da ihtiyaç yok burada. kelimeler yok, cümleler devrik.
zaten ben şimdiye dek ne anlatsam anlamının tersine bir istikamette sürüklendi, kayboldu. kimse anlaması gerekeni anlamadı. belki de ben içimde kopan fırtınalardan anlatamadım.
artık bir önemi yok.
işte bak. insan bir nefeste var ediyor istediğini.
tuttum duvardaki çatlaktan kendime anlam yaptım. babamın kollarının uzanamayacağı bir vadi yaptım. bu gerçeklikte onun yokluğu benim seçimim oldu. yine de mutlu olamadım. bu beni daha da uzağa savurdu.
önce biraz susacağım, küçük çatlağımı bulup on iki yaşındaki beni kendi gerçekliğimde uyandıracağım. sonra da tekrar tekrar zarar görmesin diye üstünü sıvayla kapatacağım.
bu vadide hapsolmaktan korkma küçüğüm. dışarda işler yolunda hiçbir zaman gitmedi. ve gidecek gibi de değil. seni kendi gerçekliğimde koruyacağım .
